Epikür'ün Bahçesi
Epikür'ün İ.Ö. 300'lerde Atina'nın hemen dışında aldığı bahçeli ev, öncülü filozofların tersine öğretilerini de aktardığı yermiş - rahatına düşkünlükten, çok da uzağa gitmemiş. Evin bahçesi de bu hedonist ve materyalist ekolün simgesi haline gelmiş. Epikür'ün çok sevdiği yemeklerin taze malzemeleri de ırmağa yakın bu bahçede yetiştirilirmiş. Epikür'ün hedonizmine gem vuran düşünce ise, öncüllerinden Aristo'nun Lyceum'un bahçesinde geze geze ders anlattığı periapatetik ekolde ve Hesiod eserlerinde temelleri atılan "her şey kararında" düşüncesinden gelir denebilir.
Kendileri, yemeğin basit bir şey olması gerektiğini savunuyor: saatlerce komplike süreçlerden geçerek hazırlanan yemekler işin tadını kaçırıp insanı yoruyor diyor. En basit güdülerden birini, doymayı, kendi özgür irademizle karmaşıklaştırmak da neymiş? Zevki de acının yokluğu olarak tanımladığından, mutfakta da kolaya kaçmadan lezzeti araması şaşırtıcı değil. Bunu benim içli köfteye yaklaşımım gibi de düşünebiliriz - hazırlaması yarım gün sürüp yemesi 6 dakika sürmeyen şey hem efektif değildir, hem de 6 dakikalık haz için 6 saat emek veren insan pek de mutlu olmaz - 6 saat harcayarak yemek yapsam, çerçeveletip saklarım.
Hem yemekten hem hazırlamaktan keyif almak mümkün tabii. Mutfakla nasıl ilişkilendiğimiz, doymayı nasıl tanımladığımızla, yemek işine karşı nasıl bir tavır takındığımızla alakalı. Hayattaki keyiflerinizi düşünün - bunlara katşı tutumunuz nasıl? Tatili bütün yılın hırsını alır gibi yapanlardan mısınız? Film izlemek istediğinde sevdiği türden bir filmi seçiverip izlemeye başlayanlardan mısınız, seçenekler içinde kaybolup 1 saatlik keyfe ulaşmak için 1 saat de listelerde mi dolaşıyorsunuz? Yemek yemek işini görev gibi yapanlardan, tabağına yumulup bitene kadar nefes almayanlardan mısınız? Hayat basit olmalı. Basit olmalı ki, kendinizi tanıyabilesiniz, yaptıklarınızı gerçekten neden yaptığınızı anlayabilesiniz, zorunlulukla keyfi ayırabilesiniz. Günümüz dünyasında ukalalık çok kolay ama sakinleşip sadeleşmek zor biliyorum. Sadeleşmekten de zen, minimalizm falan kastetmiyorum. Kendimizi ne kadar iyi tanırsak, bizi mutlu eden şeyleri de o kadar yakında tutabiliriz demeye çalışıyorum. Mümkün oldukça.
Neyse çok uzatmayalım. Yemek yemek, benim en büyük keyiflerimden. Tariflerini çok sevdiğim insanlar var, onlardan da ilham alarak, kendi damağıma göre, yeni ya da eski, basit, keyif veren şeyler tercih ederim. Çoğunuz gibi benim için de ruh halime ve mevsime göre ne yemek istediğim değişir. Buralarda da hem bana ilham verenlerden, hem aile tariflerinden, hem de kendi tariflerimden ecnebinin "comfort food" dediği yemeklerden ve yanında dinlemekten keyif aldığım seslerden bahsedeceğim. Belki biraz da yemek felsefesi konuşuruz. Postalardan takip ediniz.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler.