Çince konuşamıyorum

"Niye gözlerin kapakları var da kulakların yok? Niye istediğim zaman kulaklarımı kapatıp, duymak istemediğim sesleri engelleyemiyorum?"

Bugünki gazetede okudum bunu. Elias Canetti'nin bir romanındanmış. Bulup okumalıyım - sürekli kitap okuyan ve çevreden gelen seslerden rahatsızlık duyan birini anlatıyormuş. Sürekli kitap okur bir halim yok bu aralar. Ama çevreden gelen seslerden rahatsız oluyorum. Seçici geçirgen olsun istiyorum kulaklarım. Bazı insanların sesi hiç gelmesin.

Bu tür insanlar için bir arkadaşımın babası "Çinli" benzetmesi yaparmış. Çinlilerin dilini anlayamayacağından, ve kendi derdini de anlatamayacağından, iletişim kuracağım diye debelenmenin anlamı yok bazen. Keşke olsa. İstediğim özellik onlarda var aslında-diğerlerini duymamak ve dolayısiyle dinlememek üzerinden kurduğu argümanla kendi haklılığı için yakınıp durmak.

İletişim çabalarınızın karşı taraftaki duvara çarpıp dağılmadığı, ve hatta diyalog çabalarınızın bowling gibi değil tenis oynar gibi ilerlediği bir gün dilerim.

Yorumlar